|
|
|
İsim: | Ufuk KORKMAZ | Zaman: | 26.08.2010, 09:27 (UTC) | Mesaj: | Merhabalar,
Tuğrul kardeşimi,biraz daha aktif olarak aramızda görmek çok güzel. Buraları sürekli takip ettiğini ben çok iyi biliyorum. Ancak, sebep her ne olursa olsun haraketlilik,buraların ivme kazanması çok önemli. Bu satırların şenlenmesi adına önemli olan bu girişimi için kendisine ayrıca teşekkür ediyorum.
Safa kardeşimin göndereceği, çukurbaşı eğlencesinin kayıtlarını da sabırsızlıkla bekliyorum.
Bu satırlar adına ortalığın sakinleştiği şu günlerde, sevenlerimizin her daim desteğini beklediğimizi tekrar belirtir, güzel günler geçirmenizi dilerim.
Selam ve dua ile kalın,Allah'a emanet olun. |
İsim: | @dmn | E-mail: | yumrutas52hotmail.com | Zaman: | 26.08.2010, 06:44 (UTC) | Mesaj: | Günaydın Dostlar...
Site istatistiklerinden anladığım kadarıyla dönüşler başladı, dolayısıyla katılım sayımızda kabarıyor yavaş yavaş..İki gün önce site mail adresine bir posta geldi, Ufuk Kormaz büyük memleket sever üstadımız köye dair anı tadındaki yazısını postalamış ve biizmle paylaşmış. Hemen köşe yazısı formatına çevirip siteden yayınladık , ilgililere ve dikkatinden kaçanlara duyurulur.
Sedat devremin defterde yani bu alandaki yazılarını takip ediyoruz zaten, okumaktan büyük zevk aldığımız yazılarını bazen harmanlayıp köşeden sabitliyoruz . İki dostumunda eline, gönlüne, yüreğine sağlık, İyiki varsınız sağolun varolun.
Safa kardeşim sana başarılar diliyorum gittiğin yerlerden siteyi takip ettiğini istatistiksel anlamda da biliyorum:) gerçekten bir ayar çek ve o eşsiz görüntüleri bana biran önce ulaştır .Seni tekrar bu girişiminden ve memleket sevdandan dolayı tebrik ediyor gözlerinden öpüyorum..
Bu arada bizi herdaim renkli yazıları ile şenlendiren ve bilgilendiren Sevgili kuzenimede sevgilerimi gönderiyorum
|
Kullanıcı: | yumrutas Kapalı | Zaman: | 24.08.2010, 13:17 (UTC) | Mesaj: | Dünyanın en büyük antivirüs kuruluşlarından biri olan olan ESET'in araştırma uzmanlarından David Harley'e göre spam olan ya da dolandırıcılık içeren iletilere yapılan yorumlar, Facebook'ta yer alan birçok uygulamanın istismar edilmesine sebep oluyor. David Harley, bu nedenle kullanıcıları uyararak, Facebook başta olmak üzere, sosyal ağlardan zarar görmemek için uyulması önemli 6 altın kuralı şöyle sıraladı:
1. Facebook gizlilik ayarlarınızı düzenleyin:
Tam profilinizi sadece en güvenilir arkadaşlarınız ile paylaşın, diğerlerine kısıtlı profil uygulayın. Facebook ayarlarında durum güncellemeleri, duvar iletileri, kişisel bilgiler, fotoğraflar arasından kısıtlamak istediklerinizi seçebiliyorsunuz. Facebook zaman zaman gizlilik ayarlarını değiştiriyor, onayladığınız ayarların farkında olun. Arkadaş listenizde tanımadığınız birini görürseniz hemen kaldırın.
2. İletilen bağlantıları tıklamayın:
E-postanızdaki şüpheli bir eklentiyi posta arkadaşınızdan gelmiş olsa bile açmıyorsanız, aynı güvenliği Facebook'ta da uygulamalısınız. Mesajın içeriği arkadaşınız yerine bir hacker ya da suçludan geliyor olabilir.
3. Sadece tanıdığınız insanların arkadaşlık isteğini kabul edin: Kullanıcılar tanımadıkları insanlardan gelen istekleri onaylamamalılar ve tam profillerini herkese göstermemeliler. Kiminle neyi paylaştığınızı aklınızdan çıkarmayın.
4. Girdiğiniz bilgiler sonsuza kadar dünyaya açık kalacaktır:
Bir fotoğrafı ya da tüm sosyal ağ hesabınızı sildiğinizde tüm veriyi sonsuza kadar sildiğinizi zannetmeyin. Bilgileriniz ve fotoğraflarınız, sildiğiniz zamana kadar çoktan başka bir bilgisayara indirilmiş olabilir. İnternette hangi fotograf ve bilgileri paylaşmanızın yerinde olacağını en az iki kez düşünün.
5. Uygulama yüklerken dikkatli olun:
Üçüncü parti birçok uygulama hackerların elinden çıkmış olabilir. Emin olun, kişisel bilgilerinizin bu tip insanların eline geçmesini istemezsiniz.
6. Tıklamadan önce düşünün:
"Beğen" linkine tıklarken dikkatli olun. Arkadaşlarınıza solucan bulaştırma ihtimaliniz var. Her şey "Beğen" linkine tıklayarak başlıyor ve bir anda kendinizi başkalarına spam gönderir halde bulabiliyorsunuz. Profilinize bu tip bir solucan bulaşmış ise, temizlemek için bulaştıran mesajı durumunuzdan ya da duvarınızdan kaldırın ve şüpheli uygulamalar için ayarlarınızı kontrol edin. (CNET Türkiye) 24.08.2010 00:14 |
İsim: | - | Zaman: | 24.08.2010, 10:16 (UTC) | Mesaj: | merhabalar gönül dostları nasılsınız hayırlı ramazanlar istanbul serinlemeye başladı yagmur yagdı havalar biraz serinlemişken fahtih ismail ag camisine ziyarete gidicez ben yıllar önce okudugum ilim medresesinden hocam var görmeyelig yıllar oldu ziyarete gidicem allah kısmet ederse inşaallah ufuk abimizin dedigi gibi allah herşeyin hayırlısını versin hoşcakalın |
İsim: | Ufuk KORKMAZ | Zaman: | 24.08.2010, 08:41 (UTC) | Mesaj: | Merhabalar,
Safa kardeşimiz Londra'da imiş. Allah yardımcısı olsun.Hedefleri ne ise inşaallah istediği şekilde, hayırlısıyla ulaşır.
Tuğrul kardeşim de olaylara müdahil olmuş.Bizim kendisinden bir beklentimiz de;Allah kendisinden razı olsun bizlere çok katkısı var ama;haftada en az bir kez bu satırlara katılarak yüzünü ve sesini bizlere göstermesi.Olaylar,yazılanlar, memlekette olanlar hakkında kısa bir değerlendirme yapması.
Bu arada,hayat insana günbegün öyle sürprizler hazırlıyor ki, o an şaşırıp kalıyorsunuz.İçinizde fırtınalar kopuyor,siz birşey yapamıyorsunuz.Öyle bakakalıyorsunuz.Allah herşeyin hayırlısını versin.Tevekkül edip teslim olmak gerekiyor.Herşey Allah'tan.
Tüm site dostlarına selam ve dualarımı iletiyorum.Allah yardımcımız olsun. |
İsim: | Safa Bayram | E-mail: | safa__bayramhotmail.com | Zaman: | 23.08.2010, 22:00 (UTC) | Mesaj: | s.a. siteyi takip etmeye çalışıyorum elimden geldikce yazanlar için herkesin adına tşkr ederm..
Tuğrul abi köydeki eğlenceyi dawul zurnayı cd yaptırdım ama ben londra dayım istanbulda kaldı öle bi ayar çekim yollatcam sna inş. |
Kullanıcı: | yumrutas Kapalı | Zaman: | 23.08.2010, 06:22 (UTC) | Mesaj: | Günaydın ...
Sedat devremin memleket sevdasını, bu sevdayı ustalıkla anlatma kabiliyetini ve tabikide bu yazılardan biz okuyucuların nasıl haz aldığını söylemeye gerek yok.Bizlere bu güzellikleri tadında yaşattığın için sonsuz teşekkürler devrem ağzına, gönlüne , eline sağlık..
Ufuk kardeşimizin sözünü ettiği iki konuya bende girmek istiyorum
birincisini tek cümleyle özetlemek istiyorum ve ciddi bir feryat olarak değerlendirilmesini istiyorum;
-Ne olacak bu Galatasarayın hali arkadaşlar yaw ne olacak !!! ((
ve Pakistan daki sel felaketi; Allah yardımcıları olsun gerçekten içler acısı görüntüler, Elimizden geldiğince yardımcı olmak insanlık borcu müslüman kardeşliği gereğidir.Maddi ve manevi orada olmalıyız!
Memlekette Hava sıcaklığının 8-10 derece düştüğü(21 derece) ve sağlıklı serin bir nefes aldığımız bu pazartesi sabahından herkese iyi bir hafta diliyorum.
Kalın sağlıcakla
|
İsim: | Ufuk KORKMAZ | Zaman: | 23.08.2010, 06:01 (UTC) | Mesaj: | Günaydın,
Sedat kardeşim yine yapmış yapacağını.Coşmuş,coşturmuş klavyesini.Bir güzel anlatmış memleketimi,memleketlimi, orada olanları.Eline,diline,gönlüne sağlık kardeşim.
Bunların hepsi bir tarafa da, köyümün teravih öncesi ve sonrası ile çukurbaşını ayrıca özledim. Anlatılan, bizler gibi memleket sevdalısı Safa kardeşimin tertiplediği Çukurbaşı eğlencesinde bulunamamaya da ayrıca üzüldüm.Kısmet!... Safa kardeşimi de bu vesile ile tebrik ediyor,gözlerinden öpüyorum.
Sıcakların biraz olsun hafiflediği; siyasetin iyiden iyiye tansiyonunu yükselttiği; süper toto süper lig heyecanının memleketi iyiden iyiye sardığı; Cim Bom'un hayal kırıklığının ciğerimize iyice çöktüğü bu günlerde herkese hayırlı bir hafta geçirmesini diliyorum.
Pakistan'da,eşi benzeri görülmemiş sel felaketiyle perişan olmuş kardeşlerimize de Allah yardımcı olsun.Kolay değil. Bizler de elimizden geldiğince maddi ve manevi;dualarımızla da olsa onlara destek olalım.Düşmez kalkmaz bir Allah.Kimin başına, nerede,ne zaman,ne geleceği belli olmaz.
Selam ve dua ile kalın.Allah'a emanet olun. |
İsim: | SEDAT GÜNDÜZ | Zaman: | 21.08.2010, 20:00 (UTC) | Mesaj: | devrem senden iki ricam olacak
izlesene comda paylaştığım sevdim seni mabuduma ilahisini sitemizde paylaşırsan sevinirim,ilk sayfada çıkıyor seslendiren ben,ritim ilyas diye yazıyor
nejla hanım medya fm deki proğramından bir süreliğine ayrıldı o reklamı silersen sevinirim,onun yerine
meltem ve mesaj tv kuruluşu olan uydudan ve internet üzerinden tüm dünyaya ulaşan 97.8 meltem radyoda,hafta içi 9 ila 11 arası ramazanla gönül köprüsü proğramında şarkılarım çalacak,ilgine şimdiden teşekkürler
|
İsim: | SEDAT GÜNDÜZ | Zaman: | 21.08.2010, 18:57 (UTC) | Mesaj: | Sayılı günler çabuk geciyor maalesef ,istanbula dönüş vakti geldi çattı,zamanı durdurmak mümkün olsaydı keşke,incirlerin olmaya başladığı zamanda dalından koparılmış bılım bılım bi tane incir yiyemeden dönüş hazırlıklarına başlıyorum,aslında bi kac tane olmuştu yiyebilirdim ama yola çıkacaktım,işin içinde cır cır olmakda vardı ,cesaret edemedim açıkcası,birde devremin son güncellemelerinde yer alan liman arkası görüntüleri ve deniz klabuğunda saatlerce güneşlenip,karadenizin sıcak sularında kulaç atmak vardı ama kısmet olmadı,dönüş biletimi ulusoydan aldım,bizim yumrutaş durağına yazıhane açmışlar,hoş bir mekan,perşembe esnaflarından iki iş adamımız son model neoplan starlıner otobüs almışlar,ulusoy firmasıyla anlaşmışlar ve 1 trilyon değerinde,gururlandım mutlu oldum,koltukların arkasında küçük ekrandan kulaklık takarak,tv izleyebilir,müzik dinleyebilir,filmler,oyunlar,daha neler neler beni cezbetti acıkcası,perşembede servis beklerken önümden 4 kişilik doğulu genc vara vara,here here yani kürtce konuşarak yürürlerken,karşı istikametten gelen vonalı genc bu konuşmaları duymuş olacakki,biraz arayı açtıktan sonra bişi anladıysam arap olim bunlar nedi la diye kendi kendine konuşurken,benide bir gülümseme tuttuki sormayın gitsin:))perşembeden servise binipte kumbaşına doğru yol alırken yağmur bastırdı bardaktan boşalırcasına,servisten inmeden otobüsün gelmesini beklemeye başladık ve bagajımı koyup otobüse binene kadar 2 dakika gecti ve sırılsıklam oldum ,20 numaralı koltuğa oturacam ama yanımdaki bana bakıyor üzerim sırılsıklam haliyle,otobüs çok konforlu ön cam arkaya doğru kavis alıyor ve siz ilk 4 sıradaysanız hem asfaltı sıfır derecede görüyor hemde gökyüzünü seyrediyorsunuz seyahat ederken,üstte eşyalarınızı koyacağınız bölüm dolap şeklinde,önceleri bagajınızı koyuyordunuz ama otobüs sarstıkca düşme tehlikesi vardı,tek sıkıntı koltuklar sanki dar gibi ve sizi sarıyor adeta iki taraftan içe doğru eğilimli ben rahat edemedim asker gibi geldim anlıycanız kıpırdamadan,belkide ben 100 kilo yanımdaki yolcunun da 95 kilo olmasından kaynaklanıyordur rahat hareket edememem ),ve hareket edipte perşembe sınırlarını terk ederken yine içimde bir hüzün,doyduğumuz yere doğru yol alırken ,bir dahaki seneye allah nasip ederde tekrar döneceğimin sevinciyle kendimi avutup,kulaklığımı takıp,gözlerimi kapatıp ,izzet yıldızhanın gurbet şarkısı eşliğinde istanbula doğru yol alıyorum
|
İsim: | SEDAT GÜNDÜZ | Zaman: | 21.08.2010, 18:13 (UTC) | Mesaj: | akşam olup bahceden eve döndüğümüzde iftar heyecanı başlıyor haliyle,oğluma diyorum çukurbaşından sıcak pide ve cappy ramazan şerbeti içeceği al gel diyorum,güzel bir içecek erol yine yenilikleri getirmiş çukurbaşına asitsiz ve tatlı tavsiye ediyorum,ve fırınımızın pidesi ayrıca güzel bol susamlı 1.5 tl ama doyurucu ,akşam 5 ten sonra efe dondurmacısı geliyor köyümüze benim evimin altından gecerken hoparlörden sesleniyor ahaliye ,dondurmam gaymakkk diye,bir koşu iniyorum yola ,önce memleketini soruyorum niğdeliyim diyor ,temiz yüzlü bi kardeşimiz,yap diyorum şurdan karışık bi dondurma,sade,karamel ,kakao ve böğürtlen ceşidi var,ama ben karamel ağırlıklı alıyorum dondurmayı,dondurma sı güzel ,karameli çok daha farklı bir tad,koskoca istanbulda vonanın karamel dondurması tadında bir tad bulamadım,ardından salim hocamın güzel sesinden ezan eşliğinde orucumuzu açıyoruz,ardından çukurbaşına doğru yol alıyor bir bardak cayın deminde hoş sohbet etmek ve teraviye gitmek için,iftar sonrası çukurbaşı oldukca kalabalık,irfan havaların sıcaklığı münasebetiyle sandalyeleri dışarı atmış diğer esnaflarda aynı şekilde,hüseyinin kahvede gencler balkonda şakalar ve espriler eşliğinde sohbet ederken,gündüz de kendi mekanı önünde genelde alicik mahallesi ve çetinkaya sülalesinin oluşturduğu toplulukla sohbeti koyulaştırırken,akifin manavına doğru yöneliyorum ,yaşar taşkıran ve dier futbol müdavimleri,beşiktaşın bu sene yaptığı transferlerle ipi göğüsleyeceği konusunda sohbeti koyulaştırırken ,bende bi galatasaraylı olarak iç çekiyorum haliyle,irfanın kahvesinin önü 2 gruptan oluşuyor ,bir tarafta emekli ve 60 yaş üstü köyümün güzel insanları gündemi değerlendirirken,dier masada ise balıkcılarımız aykut,ercan taşkıran,ve olgun toprak bu seneki mahsulün bereketli olduğunu ve önümüzdeki sene içinde umutlu olduklarını söylüyorlar,çukurbaşında son olarak market erolla iddaa üzerine küçük tiyolar vermek ve sohbet etmek için içeri giriyorum ama ,işleri başından aşmış erolun ,malum köyümüz şu an oldukca kalabalık ve erolun tam iş yapma zamanı ,ve bu güzel anlardan sonra caminin yolunu tutuyorum,camimizde teknolojinin nimetlerinden istifade etmiş bu anlamda,klimalı bir ortamda,köyümüz kadınları üst katta, bizler alt katta namazımızı kılıp evimize doğru yol alıyoruz ,ve yoğun bir günün ardından yastığa başımızı koyduğumuz anda dalıp gidiyoruz,yepyeni bir güne uyanmak için
|
İsim: | SEDAT GÜNDÜZ | Zaman: | 21.08.2010, 17:34 (UTC) | Mesaj: | 2 gün aradan sonra mübarek ramazan ayı başladı,sabah erkenden bahceye yol alıyoruz ,öğlen saatine kadar biraz serin ama öğlen sıcağının kavurucu sıcağında fındık toplarken,dudaklarınızın kuruduğunu hisediyor ve suyun ne kadar büyük nimet olduğunun farkına varıyorsunuz,bahcemizin altında bulunan dereler imdadımıza yetişiyor bir nebzede olsa,dereden bir avuç suyu yüzünüze vurduğunuzda bir anlık ferahlıyor,bir müddet sonra pet şişeye doldurduğunuz suyu başınızdan aşağı dökme ihtiyacı hissediyorsunuz,fındık pamuktan sonra toplanması en güç tarım ürünü,ama ülkemize tarım ürünü bazında en büyük geliri getiren ve dolar bazında yurt dışına ihrac edilen tek kuruyemiş,ama maalesef pazarlayamıyoruz ürünümüzü,benim mahsulümün fiyatı hamburg piyasasında belirleniyor ne yazıkki,ve hükümet sahip çıkmıyor ,bu anlamda tüccarın eline emanet ediliyoruz maalesef,ve gecen sene 4250 ye sattığım fındığımın fiyatı şu an 3750 tl,yazık çok yazık,benim üreticim umudunu fındığa bağlamış,okullar acılacak çocuğuna önlük elbise alacak,bakkala borcunu kapatacak,patoz parası at parası verecek,ve mecburen elinden cıkaracak mahsulünü zarar edecek kesin ,3750 ye sattığı fındığının geliri belkide borclarını kapatmayacak yazık çokk yazıkk,önümüzdeki sene için çetere tutacağım fındığa yaptığım bütün masrafları hesaplayacağım ,ilacı, gübresi, amelesi, atı, arabası, patozu,kendi işciliğimizi koymıcam ama,ve mahsulü sattığımda aradaki uçurumu görmek için.
|
İsim: | SEDAT GÜNDÜZ | Zaman: | 21.08.2010, 16:49 (UTC) | Mesaj: | kani abime ayrıca bir sayfa açmak istiyorum,bence yaşayan bir efsane o,rahmetli bahce aklıma geldide bi an hüzünlendim,rahmetli bahce karşılama oyununun en can alıcı yerinde öylesine bir zıplardıki sormayın gitsin allah nur içinde yatırsın,bayrağı devralan kani abimde ilerlemiş yaşına rağmen genclere taş çıkartıyor adeta,davulun ve zurnanın volümü yükselttiği anlarda sırt üstü yere uzanıp nara atması sözün bittiği yer zaten, ,bazı bölümlerde ise kani abim ismail bayram abim ve muhtarın önüne doğru uzanıp nara atarken,ismail abim ve muhtar halil de gaza gelip silahlarındaki kurşunları gökyüzünün karanlıklarına sıkarken gece aydınlanıyor,eğlencenin en can alıcı noktasında silah sesleri ile naralar harmanlanıyor ,davulcu davula tokmağı patlatırcasına vururken,zurnacıda nefesinin son demine kadar üflerken,genclerde gaza gelip dehhh dehhh ler eşliğinde eğlence zirveye çıkıyordu,kani abimin ismail bayramdan aldığı bahşişi ince bir külah haline getirip zurnanın deliğine takması sadece ona has bi özellik olsa gerek,yine ilerleyen saatlerde kani abi yine şovunu yapıyor,davul zurnayı ismail abimin yanına çağırıp uzun hava çalmasını istiyor ,kani abim çobandır,davul zurnanın ağır ritmiyle naralar atarken hele koyunları çağırma anı vardıki sormayın gitsin,safa kardeşim bu güzel anları ölümsüzleştirdi ve kaydetti,devreme gönderecek ve yayınlayacak devrem,devreme şöyle dedim,eğerki bu güzel eğlenceyi izleyipte yorum yazmıcaksa sitemizin müdavimleri ,sözün bittiği yer dedim kendisine,zaman su gibi akıp gecti ertesi gün fındık toplamak vardı ,bu güzel etkinlikte emeği gecen safa kardeşime ve dier dostlara teşekkür ettikten sonra evimin yolunu tuttum,yıllardır hasret kaldığım bu güzel eğlence ile ,yüreğimdeki davul zurna ateşi küllendi güzel dostlar sayesinde ,saolsunlar
|
İsim: | SEDAT GÜNDÜZ | Zaman: | 21.08.2010, 16:09 (UTC) | Mesaj: | ertesi günün akşamında bahceden gelmişim ve öylesine yorgunumki anlatamam,hamlık var haliyle,birazda fındık tozundan olacakki salgın olan kaşınmalarda beni rahatsız ediyor,yemek yedikten sonra uzanıyorum ,ve şekerleme yaparken , uzaklardan davul zurna sesi geliyor sanki,sen yat dinlen sedat diyorum kendi kendime belki yıllardır davul zurna sesine hasret kaldığından hayal görüyorsun diyorum ,bir süre sonra ortanca oğlum beni uyandırıyor baba cukurbaşında eğlence var diyor ,o ara yerimden ok gibi fırlayıp dışarı çıkıyorum ,gercekten cukurbaşında davul zurna sesi ve kani abinin naraları beni kendime getiriyor,amca oğluna sorduğumda ,memleket sevdalısı kardeşim safa bayramın davul zurna kiralayıp eğlence yaptığını söylüyor,istanbuldada görüştüğüm safanın böylesi güzel bi projeyi hayata gecirmesi biz gurbetciler için cok anlamlı ve güzel oldu,yorgundum ,ertesi gün erken kalkıp bahceye gitmekte vardı ama böylesi bi eğlenceyi kacırmakta olmazdı tabiki,ayak üstü bi şeyler atıştırıp sametle beraber bayar abimin evinin yanında aldım soluğu,sanki düğün varmış gibi şenlik var,arabadan indikten sonra kani abi davul zurnayı cağırdı ve onların eşliğinde yerimizi aldık ,devrem ,safa ve memleketimin güzel insanlarıyla hoş beş ettikten sonra,davul zurnanın nağmelerine bıraktım kendimi, öylesine hasret kalmışımki hiç bitmesin istedim,kani abimim önderliğinde köyümün gencliği ve gurbetciler streslerini atıyor,kah horon kah karşılama ile coşuyorlar,bende bu güzel anları keyifle izliyor ve belkide bir daha nasip olmıcak böylesi bir güzelliğin tadını çıkarıyorum,
|
İsim: | SEDAT GÜNDÜZ | Zaman: | 21.08.2010, 15:33 (UTC) | Mesaj: | malum 100 yılın en sıcak günlerini yaşadığımız şu günlerde köyümde çokk sıcak,ve biz insanoğlu doğanın dengesini bozmak için elimizden geleni yaptık,ufuk kardeşimin dediği gibi fındık toplarken yağan tatlı yaz yağmurları yok artık,denge öylesine sarsıldıki dünyada bunun en bariz örneğini pakistanlı kardeşlerimiz çok acı bir şekilde yaşadı seller can alırken,türkiyede sıcaklıklar 40 derecenin üstünde seyrediyor,ve bu sıcakta fındık toplamak ve ardından ramazan allah kolaylık verir diyorum,ilk günün ardından ikinci gün sabah 7 de kalkıp baba yükselin oğlu bahadırla bahceye doğru yol alırken ,ramazana da 3 gün olmasından dolayı,bagaja semaverimizi atıyor,çukurbaşından bir kac parca yiyecek alıp bahceye varıyoruz,biraz toplayıp saat 10 da semaverimizi yakıyor ve kahvaltımızı bahcede yapıyoruz,öğleye doğru bastıran sıcaklar haliyle çok zorluyor ama ,tabiri caizse yaprak da kımıldamıyor,bahcede kaynak suyumuz olduğundan sürekli su içiyoruz ama nedense küçük su dökme ihtiyacı hissetmiyorum,terle dışarı atıyorum içtiğim suyu,abartmak gibi deil inanın nerdeyse bi teneke su içiyorum günde,ve daldaki fındık inanın kavsuğuyla birlikte kurumuş,insanın eline batıyor,akşama doğru 3 te tekrardan çalı çırpıyla yaktığımız semaverde çayımızı demliyoruz ve o çayın tadı inanın öylesine farklıki,yorgunluk ve sıcak bir günün akşamına doğru ilaç gibi geliyor,uzun saclının çayı haltetmiş bizim semaverin yanında,saat 5 e doğru cır cır böcekleri ötmeye başlayınca benimde eve dönüş saatim yaklaştıkca seviniyorum haliyle,köydede susuzluk var ama gündüz çetinkaya suyu akşam saat 5 te açarak bir nebzede olsa bu sorunu halletmiş oluyor,akşam soğuk bir duşun ardından yemekler yenilip,çaylar içildikten sonra,kafanızı yastığa koyar koymaz o yorgunlukla uyuyup kalıyorsunuz,
|
İsim: | SEDAT GÜNDÜZ | Zaman: | 21.08.2010, 14:51 (UTC) | Mesaj: | ordudan perşembeye yol alırken,yol boyunca kurulan cadırlar ve ekmeğini kazanmak için gurbetten gelen fındık işcileri ,ve vonaya girerken deniz kenarında sıra sıra patozlar kısmetini bekliyorlar,perşembe son derece sakin ve sessiz ,şöyle bir iskeleye doğru yol alıyorum denizin dalgalarını huşu içinde dinleyerek iskelenin ucuna kadar yol alıp ellerimi korkuluklara doğru yaslayıp,denizin kokusunu içime çekip uçsuz bucaksız ufuklara doğru bakarken ,hayallere dalıyorum,kah motorların sesi , kah akkuşların çığlıkları ve denize dalıp çıkarak ağızlarında küçük bir balıkla havalanıp sevinçle kanat çırpmaları,bu güzellikleri doyasıya izliyorum,o an iznimin bitip istanbula döneceğim aklıma düşüyor, ve bu güzellikleri allah ta ömür verirse seneye tekrar göreceğim diyor ve kendimi avutuyorum,çantamı omuzlayıp,yumrutaş durağına doğru yol alırken son kez ardıma bakıp,allahım inşallah tekrardan bu güzellikleri görmeyi nasip eder diyorum,yumrutaş durağında gökhanla küçük bir sohbetin ardından ben bi kaç parca bi şeyler alıp geleyim diyorum,aydaşlardan kenar somunu,balıkhaneden nezgit,petek pastanesinden çocukların eline pasta aldıktan sonra köyün yolunu tutuyorum
|
İsim: | SEDAT GÜNDÜZ | Zaman: | 21.08.2010, 14:10 (UTC) | Mesaj: | selam site dostları ve sevgili devrem
yaz sezonu havalimanında işlerimiz bayağı yoğun ama ben memleket hasretiyle yanıp tutuşuyorum,müdürümden 10 günlük izin istediğimde yoğun tempodan dolayı izin veremeyeceğini ama bir üstüyle görüşüp son bir şansını deneyeceğini söylediğinde,benim için stresli bir bekleme süreci başladı ,ardından iki gün sonra beni çağırdığında hiç umudum yoktu açıkcası,ama izninim okeylendiğini söyleyince içim kıpır kıpır,çocuklar gibi sevinerek işimin başına döndüm,koskoca bir yılın yorgunluğu,stres ve gürültü ,yoğun tempo ve aşırı sıcaklar beni bayağı yıpratmıştı,istanbulda yaşayan gurbetciler bu sıkıntıları daha iyi bilir,günlerden pazartesi,ilk işim iş çıkışı biletimi ayırtmak olmalıydı tabi,cuma akşamına ulusoydan biletimi ayırttım,ama arada 4 gün daha varki gecmek bilmiyor sanki,askerlikte şafak sayarken birde baktımki aradan 20 koca yıl gecmiş ama,4 gün ,24 saatten 96saat yapar,ben saatleri,hatta dakikaları saymaya başladım,köye gideceğim gün geldi çattı,istanbulun stresi ve sıcağından,karadenizin serin yaz akşamlarına ve insana huzur veren sessiğliğine yol almak için otobüste 45 numarada yerimi aldım,otobüs kontağa basıp hareket ettiğinde ve her km de memlekete doğru yol alırken,içim biraz daha huzur doluyordu,gecenin ilerleyen saatlerinde otobüsün rampa aşağı inerken çıkardığı ahenkli tıslamalar eşliğinde , uykuya dalarken ve her 10 dakikada bir pozisyon deiştirerek,kah istem dışı horlamalar,kah yandaki yolcunun omuzuna yastık niyetiyle yaslanarak ,bazende önümdeki koltuğa başımı koyarken elimin kaymasıyla bir an uyanarak,ve otobüsün ani freniyle kilomunda basıncıyla altımdaki koltuğun yerinden çıkıp ön koltuğa yapışarak,saatler hızla geciverdi,verilen molalarda birer çorba içerek veya tost yiyerek açlığımı bastırırken,gönül cayda içmek istiyor ama,o hatayı bir kez yaptım içmiş olduğum cay beni öylesine bozmuştuki ,çektiğim o sancı beni bir daha seyahat ederken yolda çay içmemeye yemin ettirmişti,yaklaşık 5 yıldır da yolda çay içmiyorum,trabzon arabasıyla seyahat ettiğimden ordu otogarda inmek zorunda kaldım,fındık dolayısıyla bir daha orduya uğrayamayacağımdan,aktaşlar pide salonunda bi pide yemeden köye çıkmak olmazdı tabi,ordu belediyenin önünde dışarı kurulan masaya oturdum ,1.5 yumurtası rafadan pide çek avurdan baa diye seslendim,yalnız servis yaparken üstünede bi parca halis kebir tereyağı goymayıda unutma dedim garsona,gecmişe göre pideyi lezzetli bulmadım açıkcası,hamuru sert ve malzemesi biraz azdı sanki,gerci devrem yeni açılan yerin daha kaliteli olduğunu ve beni mutlaka orada ağırlamak istediğini söyledi saolsun,gerci pide bahaneydi güzel bir sohbet ortamı olacaktı ikimiz içinde ama işlerin yoğunluğundan dolayı kısmet olmadı,vuslat başka bahara kaldı anlıycanız,bir dahaki sefer meşhur pideci diye bir yer varmış oranın methini cok duydum orayı ziyaret edicem kısmet olursa,
|
İsim: | - | Zaman: | 20.08.2010, 09:27 (UTC) | Mesaj: | merhabalar gönül dostları cumanız mübarek olsun ibrahim boztepe amcamıza allah tan rahmet olsun yakınlarına allah sabır versin hoşcakalın |
İsim: | Ufuk KORKMAZ | Zaman: | 20.08.2010, 06:19 (UTC) | Mesaj: | Günaydın,
Sitemiz vasıtası ile öğrendiğim, Yılmaz Boztepe kardeşimizin amcası İbrahim Boztepe'nin vefatından dolayı merhuma Allah'tan rahmet;başta Yılmaz kardeşim olmak kaydıyla tüm ailesi ve sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum.Allah taksiratını affetsin,mekanı cennet olsun.
Bu vesile ile de Tuğrul kardeşime, yerinde ve zamanında yaptığı güncellemelerle bizleri iyi ya da kötü tüm gelişmelerden anında haberdar ettiği için teşekkür ediyorum.Allah senden razı olsun kardeşim,bu hassasiyetini her daim bekliyoruz.
Okuduğum bir yazıda, birçoğumuzun bildiği bir gerçek gözler önüne seriliyordu.Hayat kısa,onun tadını gereğince çıkarmaya var mısınız? diye soruluyordu.Ben VARIM dedim.Bu hayatın evveli de vardı;yaşanılan şu anı olduğu gibi sonrası da olacak mutlak. Tüm bunların farkında olarak, geçmişte her ne olursa olsun pişman olmadan ve oraya fazla takılmadan içinde bulunduğumuz anı gereğince yaşamalı; geleceğe daha bir şevkle sarılmalı; sonrasına daha iyi hazırlanmalıyız.Allah bu bilinçle; bu aşk ve sevgiyle, birlikte yaşamayı,hayatımızın her anını en iyi şekilde değerlendirmeyi bizlere nasip etsin.En iyi şekilde sevebilmek ve sevilebilmek dileği ile; CUMA'nızı tebrik ediyorum.Selam ve dua ile kalın.Allah yar ve yardımcımız olsun. |
İsim: | Ufuk KORKMAZ | Zaman: | 19.08.2010, 06:37 (UTC) | Mesaj: | Günaydın,
Aramızda ilk kez gördüğümüz,asker lakaplı arkadaşımızın deyindiği; sitemizin uzun süredir hassasiyetle üzerinde durduğu facebook hastalığı,maalesef memleketi sarmış durumda. Söylenilenler doğru,özel hayat bu kadar gözler önüne serilmemeli. Ama şu da var ki;olay sadece facebook'un hatası mı?O bilgileri kimler oralara düşürüyor? İnsanların da kendisine çeki düzen vermesi gerekiyor. Özeline sahip çıkması gerekiyor.Birçok şeyi özenle saklaması gerekiyor. Bu benim şahsi düşüncem.
İsimsiz kardeşimi de takdir ve tebrik ediyorum.Ramazan ayı,manevi yoğunluğundan dolayı, zaman,mevsim,mekan ayırt edilmeksizin her daim dolu dolu yaşanılabilir.Yeter ki insan yaşamak istesin.Malum,ameller niyetlerle halistir.
Söylenenlere göre dünyamız,1880 yılından bu tarafa en sıcak yılı yaşamaktaymış.Öyle bir dengesizlik ki,kimi yerde sıcak kavururken;kimi yerde yağışlar can almakta.Şunu da unutmamak gerek;bu dengeyi biz insanoğlu bozduk.O yüzden fazla da şikayetçi olamayız.
İklim değişikliğini,anormalliği kendi yaşantımız da destekliyor. Ben bu yaşıma geldim,bu sene hariç yağmur görmeden fındık topladığımı hatırlamıyorum.İlk kez bu sene yağmur yağmadan, bahçede çadır kurma telaşı yaşamadan fındığı topladım.
Bu arada,İstanbul'da yaşayanlara da meteoroloji hafta sonu için müjde veriyor.Hava sıcaklıklarının 5 derece kadar düşeceğini,yağmur yağacağını söylüyorlar.Vatandaş biraz serinler inşaallah.
Selam ve dua ile kalın.Allah yar ve yardımcımız olsun. |
|
|
|
|
|
|
|